UNUTULMAK…

Akademisyen Fatih Yaşlı, bir yazısında yaşanan siyasi çarpıklığın fotoğrafını çekiyor, özetle diyor ki: 

“… Türkiye bir yandan neredeyse toplumun yarısını oluşturacak bir şekilde geniş kesimlerin kendisini Atatürkçü, cumhuriyetçi, laik, seküler vs. olarak gördüğü ama öte yandan bunun siyasete yansımadığı, siyasal alanda buna dair bir mücadelenin yaşanmadığı, bunları savunmaya ve iktidara getirmeye dair bir iradenin mevcut olmadığı tuhaf bir dönemden geçmektedir.  

Evet, bugün Türkiye’de kendisine Atatürkçü diyen milyonlar vardır ama bu Atatürkçülük “Atam” fetişizminden, nostaljiden, sosyal medyada fotoğraf, video paylaşımından ve ulusal günlerde bankaların çektikleri reklam filmlerine bakıp duygulanmaktan öteye gitmemektedir.  

Kendisine Atatürkçü diyerek bunun üzerinden siyaset yapan bir siyasi aktör ise yoktur. Bugün Atatürkçülük ideolojik ve teorik olarak sahipsizdir.” 

Tespit doğrudur. 

En başta Atatürk’ün partisi CHP O’nu unutma noktasına geldi. 

Atatürk’ün lafını çok ediyorlar ama ilkelerinden hayli uzaktalar. 

Batılı güçler Türkiye’de muhalefeti de dizayn ettiler (biçimlediler)… 

İç siyasette geçer akçe artık Atatürk’e değil ABD’ye yakın durmaktır… 

Partiler ABD desteğini Atatürkçülerin desteğinden daha önemli görüyor. 

MAFYA

Gazeteci arkadaşımız Yazgülü Aldoğan, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne çektiği mesajda diyor ki: 

“Mafya her yerde; tahliye davası açtığımız kiracı oğlumu ve avukatını ölümle tehdit edince avukat davayı bıraktı! Oğlum da evi bırakacak neredeyse, avukat can güvenliğimiz yok, bizi koruyamazlar anlaşın demiş! Müstakbel katilimizle anlaşalım mı?” 

Böyle bir sorunun soruluyor olabilmesi bile üzücü… 

TUTANAK

Ayhan Bora Kaplan duruşması tutanağından herkesi tebessüm ettiren bir diyalog: 

Başkan: Sana niye ihtiyaç duyuyorlar?  

Ayhan Bora Kaplan: Efendim bir tanem.  

Başkan: Sana niye ihtiyaç duyuyorlar?  

Kaplan: Pardon efendim. Bir tanem dedim, ağzımdan kaçtı, çok özür dilerim.

DOST!

Aynı gün iki haber:
“Başbakan Miçotakis ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, dünyaya Pontus soykırımının tanınması çağrısında bulundu.”
“Panathinaikos kulübü, Atatürk’lü paylaşım yaptığı için futbolcu Samet’i kadro dışı bıraktı. Samet Türkiye’ye dönüyor.”
İki ülke liderinin dostluk mesajları arasında bunlar da oluyor…
Huylu huyundan vazgeçmiyor. 

EKMEKÇİ

Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Mustafa Ekmekçi aramızdan ayrılışının 27. yılında Ankara’da mezarı başında anıldı. Ekmekçi, özellikle darbe dönemlerinde öne çıkardı. Öyle dönemlerde yazılar kelle koltukta yazılır. Mustafa Ekmekçi cesur yazı yazan kalemlerin başında gelirdi. Bir gün okuru sormuş: 

– Bu cesur yazıları nasıl yazıyorsun? 

– Korka korka, diye yanıt vermişti Ekmekçi… 

PTT

Haber Sen Başkanı Mesut Balcan, PTT ile ilgili rakamlar sıralarken kurumun 2018’i izleyen beş yılda 2,5 milyar lira zarar ettiğini söylüyor ve şu çarpıcı iddiayı öne sürüyor: 

“PTT’nin 2022 Yılı Sayıştay Raporu’na göre, vatandaşın PTT’ye posta çeki ve havale için yatırdığı emanet paraların yüzde 39,58’inin kayıp olduğunu tespit ettik. 2022 yılında vatandaşlarımızın PTT’ye yatırdığı toplam tutar 8 milyar 133 milyon lira. Sayıştay raporuna göre, bu tutarın 3 milyar 219 milyon lirası kayıp. PTT’nin kasasında yok.” 

Bu iddia doğru olabilir mi? Bu kadar büyük para nereye gider? PTT bir açıklama yapmalı… 

ÇOCUK

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜİK verilerine değinerek, 2001’de 2,38 olan doğurganlık hızının, 2023’te 1,51’e gerilediğini söyledi ve: 

“Nüfusun kendini yenileme eşiği olan 2,1 seviyesinin altındayız. Bu geleceğe ilişkin bir felaket” diyerek tehlikeye dikkati çekti. 

Gerçek bu… Aileler artık çocuk yapmaktan kaçınıyor… Bu toplum yapısı içinde sağlıklı bir çocuk yetişmeyeceğini düşünen aileler var. Kimi yeni evliler ekonomik durumları çocuğun sağlık ve eğitimini karşılamayacağı için çocuk yapmıyor. Bir dostumuzun deyişiyle: 

– Analar eskiden üretici çocuk doğururdu. Çocuk büyüyünce aileye bakardı. Analar artık tüketici çocuk doğuruyor. Çünkü çocuk aileye bakmak ne kelime resmen yük oluyor… 

Çocuk çiçektir… Güzeldir. Ailenin geleceğidir. Umuttur. Mutluluktur. Ne var ki ülke şartları insanları bu mutluluktan vazgeçmeye zorluyor. Hatta mecbur bırakıyor. Rakamlar da onu söylüyor. 

Eğer nüfusun artmasını istiyorsak çocukların eğitim ve sağlığına bütçeden daha büyük paylar ayırmalıyız.